Bana denemedin diyemezsin...denedim…Elimden gelenin en iyisini yapmaya çalıştım… Her şeyi zorladım inan bana,ömrümde senden bir kez bir şey istedim dediğin içindi her şey ve tüm bu zorluklara sadece senin için katlandım anne… ama yalvarırım sana...lütfen...ama lütfen
Beni bir daha altın günlerine götürme… Ne olursun anne! Hı anne?? Tamam mı anne??
Bundan bir kaç gün önce, sevgili annemin ısrarlarıyla ,kabul ettiğim altın gününe gitmeye razı oldum ama nerden bileydim keşke ‘gitmemmm!’ diyeydimmm! vuraydım bağrıma bağrıma! ‘Yokkk! Yapamam!’diyeydim,ama olmadı. Zaten annemle ilk göz göze geldiğimizde anlamalıydım nasıl bir gün geçireceğimi . 'Kızım adam gibi bişi giyseydin ya, ne bu böyle? Hayriye hanım zaten dedikoducu bi kadın şimdi işin yoksa tüm gün dinle' 'İyi de anne, neden bana porno starı muamelesi yapıyosun anladım ki? Nesi var kıyafetimin? bi bluz bi pantolon işte.. 'Sen buna pantolon mu diyosun evladım, kıçının çatalı ortada!!' 'Hı? ya, yee, yaa, yok artık anne abartsaydın! Ne çatalı ya pes! diyerek bluzumu çekiştire, çekiştire yirmi beş santim falan daha uzatıyorum.
Ayten abla annemin çocukluk arkadaşı bizim de anne yarımız sayılır. Çocukluğumdan beri ortak bi hayalimiz var yunan adalarına gitmek..ben orda Pyramos gibi bişiyle karşılaşıcam o da yunanlı bi kaptan bulacak sefere çıkıcaz,kaptan bembeyaz elbisesi ile benim Pyramos giyinmese de olur, böyle şampanyalar bi yandan, müzik bi yandan, biz bi yandan, enginlere doğru yol alıyoruz dönmemek üzere…
Ayten ablamın kapısında yaşıyorum ikinci darbeyi içerden bir güruh kadın sesi yüksek şuh kahkahalar aman tanrım..neyse içerdeyiz merhaba merhaba..
Sohbet başlıyor kızılca kıyamet düşünün siz artık o kadar kadın bir araya geldiğinde ki muhabbeti..ben başım bilardo topu gibi bi sağa bi karşıya bi soluma bi da sol ortaya bakmaya çalışmakla geçiyor ilk bir saat. Sonra, ölümüne susulan bir yemek masası sohbetsizliği. Böyle durumlarda her nedense, o şen ruhum bi coşar gereksiz gereksiz. Sus işte kadın! Adam gibi sessiz sessiz yemeğini ye, 'Elhamdülillah' de kalk.
Ama yoo gereksiz bi şekilde atla ortaya, sonra çıkama işin içinden. 'Imm, pekte güzel olmuş ayten ablacım, nasıl yaptın bu yer elmasını maşaallah ya!' yer elması öyle mi? al sana yer ve elma, on iki kadının on iki değişik yer elması tarifine hazır mısın? Kendin istedin dinle şimdi...
Valla kendimi o kadar kaybetmişim ki olayın seyrine nasıl kaptırmışsam, masadaki yemeklerin tümünün tarifinden sonra 'Ya, ayvanın çekirdeğini atınca daha güzel oluyormuş ayva tatlısı doğru mu?' sözü çıkıyor ağzımdan. O ağız, sanki benim değil o anda. Bir an kız kardeşimle göz göze geliyoruz, bana ' ne diyosun bacım la sen?' diyor gözleriyle.. ama ben artık ben değilim ki.. hemen beni masadan kaldırıyor, ateşimin çıktığını, soldan soldan geldiğini anladı sanırım.
Susuyorum....
Bu arada konu konuyu açıyor hanım teyzelerin muhabbeti evliliklere geliyor. Neyse şimdi daha iyiyim diyorum kendi kendime, ki.. Canım annem, o özlü sözünü söylüyor.. 'hah bu da benim en küçük kızım kırk yaşında,ikinci evliliğini yaptı,düşünün siz artık!
Altı ay önce, küçük kız, kırk yaş, kırk kere kırık bir kalp. Ellerimi koyduğum yere sığdıramıyorum artık o kadar büyüyorlar ki nereye koyacağımı şaşırıyorum, beden dilim ezik, çünkü derin bi sessizlik içinde sanki bir suç işlemişim gibi beni süzüyorlar, kırk yaşında ki kart gelini. Ben bi süre kekeliyorum 'şey, şey, şey' diye ama nafile tabi yahu ben kırk hissediyor muyum bi bana sor di mi? Dii mi?? o ana kadar çıtır çerez gibi süzülen ben yıkık bir sandal gibiyim artık... sağa sola yalpalıyor her yanım..
Allah herkese hayırlı kardeş versin anacım, benim ki öyle çıktı şükürler olsun Rabbime ki,yaş kompleksim olduğunu bildiğinden sanırım anında duruma müdahale ediyor .‘Ee, şeyy, bizim biraz Tunalı’ya gitmemiz lazım işlerimiz vardı da halledip hemen gelelim oldu mu teyzeler diyerek üzerime montumu kaşkolumu sarıyor.. ve beni dışarı çıkarıyor.. oksijenin beynime ulaşma süresi yirmi beş dakikayı buluyor. Bir alışveriş manyağı olarak,kız kardeşimin derinden gelen mucizevi cümleleriyle yeniden hayata dönüyorum tabi. ‘Şu elbisenin güzelliğine bak, ayy sana da çok yakışır yirmisinde gösterirsin valla sen bunla?’ Yirmi mi dedin? Kız sen ne güzel şeysin böyle? Adın ne senin? ya yerim ben seni canım ablam benim!’