2 Mayıs 2009 Cumartesi

Televizyonları sarımsaklasakta mı saklasak


Dün gece epeydir seyretmediğimi fark edip, hazır Noyan da dışarıdayken ve kanepe bana kalmışken, aldım elime kumandayı, hop o kanal, hoop bu kanal, keyifle dolaşıyorum. Ama süre sonra hiçbir kanalda sabit kalamadığımı ve kıpır kıpır, deli saraylılar gibi dolanıp durduğumu fark ettim.
Sevdiğim bütün dizi ve programlar aynı saatte mi toplanmış, ne oluyor? Çaresiz, dizilerden vazgeçiyor, bari dedikodu programlarına takıliim, diyorum. Aman Tanrım! Ee beni dizilerde aradığım bütün kahramanlarım burada. İlk haber: “İstanbul Şahidimdir” yayından kalmış. Nasıl olur? Bu iş bu kadar kolay mı? İnsan bari verilen emeğe acır, ayıp yaa! Kaliteli diziler neden reyting canavarına yeniliyor? Ya da kanallar savaşıyorsa izleyici neden güme gidiyor arada? Anlayamıyorum... Neyse, bir diğer haber “Bir İstanbul Masalı” ve “Haziran Gecesi” ile ilgili. Onlar da atışıyorlar, gerçi bu onların özeli, tartışırlar, barışırlar ama kızıyorum ne gerek var diye!
Neyse, kalbim bu atışmalara dayanmıyor. Bari dünyada neler oluyor ona bakayım diye haber ararken bir bakıyorum ki Banu Alkan TV’de! Kenarları pırlanta taşlı gözlükleriyle, “Ben buraya çiftçi olmaya geldim” diyor, üç adet pırasayı toplamaya çalışırken. Bu sırada, yudumladığım çay ağzımdan burnumdan geliyor... Güllü, Ceylan, Ferhat Güzel... Takılıp kalıyorum her nedense ama meraktan değil, sanırım yüzüme felç iniyor... Ferhat Güzel’in “Kimse benin ismimi kullanıp bir yerler gelmeye çalışmasın kardeşim” demesi taşikardi geçirmeme neren oluyor! Güllü ve Ceylan neden burada anlamıyorum. Hele hayatında elene kazma kürek almamış gibi davranan Ferhat Güzel beyi hiç!... Yahu Ceylan ve Güllü’yü nereye istersiniz bırakın, eminim taşın suyunu çıkarırlar, Anadolu kadını onlar, köyü, kenti, taşı, toprağı bilirler.Ee bu durumda bu kadıncağızların çiftçi olmasının ne anlamı var?Ama diyorsanız ki amaç Banu Alkan’ı çiğ çiğ yemek, tamam bunu anlayabiliyorum. Ama lütfen yapmasınlar, kadının şevki kırılıyor, o bir çiftçi. Otrişli çiftçi görmediniz mi hayatınızda, sorarım size...

Bu arada bir diğer kişi... Ki bu kadar sakin olduğu için kendisini ilk gördüğüm yerde alnından öpmek isterim... Zavallı Hilal Cebeci! Güzel’in gereksiz tacizlerinden dolayı tam bileklerini kesecekken, Allah yardım ediyor da o hafta elenen kişi oluyor... Aman yarabbim, bu şahıs insanların özel hayatlarını taciz edip, hakaret sınırlarına taşıyor da kimse “Dur yahuu! Ne oluyor?” demiyor. Neden? Reyting yapıyor program! Ama “İstanbul Şahidimdir” yanından kalkıyor. Ehh, bu durum beni sinir ediyor. Protesto edip geçiyorum.
Bari biraz müzik dinleyelim diyorum. O da ne? Yemek programları gündüz kuşağında değil miydi? “Tekrar” mı acaba diye bakıyorum, saçları civciv sarısı bir arkadaşım şakşuka tarifi veriyor. “Doyamadım, tadamadım, yiyemedim, şakşukaaaa.” Delirmek üzeriyim, zaplıyorum, derviş bir dede çıkıyor karşıma, hayalet hikayeleri anlatıyor. Ödüm patlıyor, tüylerim diken diken oluyor. Yüzüme inen felç bedenime de inmek üzere!

Bari iki reklam seyredeyim, reklamları da gasp etmedi ya bu reyting canavarı, diyorum. Ama yanılıyorum çünkü reklamlar kendi kuşaklarında değil, dizilerin arasında yer alıyor. Çok ama çok sıkıcı bir gece geçiriyorum. Hepsi reyting canavarı yüzünden. Bir şey dediğin zaman da dil pabuç kadar: “Efendim halk bunu istiyor.” Yıllar önce soluksuz izlediğim siyah beyaz filmler, reklamlar, diziler, hatta saat kurup ailecek sabahlara kadar heyecanla beklediğimiz boks maçları geçiyor gözlerimin önünden. Televizyon kapanırken rap rap yürüyen asker amcaları özlüyorum. Sahi iyiler mi? Ne yapıyorlardır şu an? Yeminle özlüyorum, hatta program arasındaki kesintilerle ekrana gelen vazoyu bile. Gecem ziyan, ben ziyan, yatmaya gidiyorum...
Rüyamda “Kurtlar Vadisi”ndeki amca Esma Arhan’la İtalya’da, bir haziran gecesinde evleniyor ve “Kınalı Kar”a balayına çıkıyorlar. “Kınalı Kar”da Kunta Kinte’yle karşılaşıyorlar.Kunta Kinte “Yaaa özgürlük!” diye inlerken, bizim Anıtkabir’deki askerler adımı palas pandıras kapıp götürüyor. Yer misin yemez misin!... Zavallı Kunta “Melekler Adası”na göç ediyor. Kan ter içinde, canım burnumda uyanıyorum ve TV seyretmemeye uzun bir süre için töööbe ediyorum.

2005

2 yorum:

  1. üstünden 4 yıl geçmiş yazının değişen ne var? Yoo oyle demeiyn çok şey var değişen. Halk daha bir cahilleşti, herşeyi kanıksar oldu. Adam "lan, gavur , senin ananı daa...." dedi, tek kelime yok! Bir tane güzel belgesel mi var tv lerde? Neyse uzun uzun yazamıcam, ondan sonra başlıyor pişmanlıklar " ne halt yemeye kaldım ben bu ulkede"
    cnbce de birkaç dizim var onun dışınd avrasya tv, en azından kültür var insanlarda

    YanıtlaSil
  2. uuuu sen ne diyosunnn "yemekteyiz" yazısı boşuna mı yazıldı sandın:)))

    YanıtlaSil