1 Mayıs 2009 Cuma

Botox yaptırdım hayatım…



Otuz beş yaş krizi mi, bilmiyorum ama sinir bir şey!... Aynayla hep kavgalıyım son günlerde. Diyet yapıyorum, saçlarımı daha sık boyamaya başladım, saçım, derken sakalım bile beyazlamış! Dar kot pantolonlara girmeye, göbeği açık bluzlara sığmaya çalışıyorum. Fazla gülmemeye başladım; yüzümde herhangi bir kırışıklığa meydan vermek için! Müzik zevkim de değişti. Nedense gençliğimi daha sık düşünür oldum. Gençlerle sohbet etmek bana daha cazip gelmeye başladı. Adeta 18’lik bir kız gibi dolanıyorum, şu çok popüler çizgi kahraman Shrek’e benzer halimle…. Ne yani?...
Yoksa yaşlanıyor muyum!./&%++//..

Bu, bu korkunç bişiii! Hemen harekete geçmeliyim… Türk’üm, doğruyum, evliyim, çocukluyum ve yaşlanmak istemiyorum! Ne bu yaa?... “Hadi kızım, kendini iyice bıraktın. Hazır kocam da iş seyahatinde; üç gün yok!” diyorum ve hoop güzellik merkezinin kapısında buluyorum kendimi. Hoş giyimli, güzel bir hanım tarafından karşılanıp, doktorun odasına alınıyorum. Yakışıklı doktorum bendeki potansiyelin farkına varmış olmalı ki, yaklaşık 200 kadar iğne yapıyor yüzüme. Ölüyorum!! Tanrı acı çekiyorum, hem de çook! Ama mutluyum. O anda kadın olmanın ne cesaretli bir iş olduğunu bir kere daha anlıyorum. İşim bittikten sonra aynada kendimle karşılaşınca baygınlık geçiriyorum çünkü yüzüm gözüm mosmor! “Geçecek!” diyor doktorum ve eve doğru yola koyuluyorum… Kapıyı sessizce açıyorum. Selvinaz ( Bundan böyle kendisinden sıklıkla söz edeceğim yardımcım) karşımda bir çığlık atıyor. “Şşiişşt, yok bişiiii!” diyorum ama çığlığı zılgıtla karışıyor, “Vah vah!” gibi bir şeyler diyerek dövünüyor. “Kız sus!” diyorum, “Vah hanımım, sana ne oldu böyle?” diye dövüyor dizlerini yine. “Kapkaççılar mı?” diyor,”Yok” diyorum. “Araba mı çarptı yoksa, doğru de, Meral Hanım’cım!” diyor. “Ya yok, dur, botoksss!” diyorum, anlamıyor! Yüzümün şişi yetmezmiş gibi, dilim de şişiyor açıklayana kadar ve sonunda anladığı da “bence hiç akıl olmadığı” oluyor… Buz kompresleri, ağrı kesiciler fayda etmiyor; ölüyorum adeta. Gece geçmek bilmiyor. Yalnızca sırt üstü yatabiliyorum. Sağa sola dönmek ne mümkün, olacak gibi değil; bir ağrı kesici alıp daha yatıyorum. Üçüncü gün daha sakin… Ağrılarım yok gibi, morluklarım da yeşerdi! Suratımda bir tuhaflık var gerçekten. Kendimi gürbüz çocuklara benzetiyorum; ay gibi parlak, tombalak, hiç kırışıksızım. Aman Allahım! Nerdeyse 20’li yaşlarımdayım! En azından daha öyle geliyor. Kaşlarım hareket etmiyor. Ne de olsa geçici felç oldu. Eh, biraz tepkisiz bir ifadem var ama olsun. Buna değer, güzelim ya… Akşam eşim Noyan geliyor. Yemekte bana seyahatiyla ilgili bir sürü şey anlatıyor. Büyük bir ilgiyle onu dinliyorum. O olsa sürekli “N’ooldu, kızdın mı?” diye sorup duruyor. Anlam veremiyorum… Sonunda patlıyor: “Yanı Meral, sana hayatımızla ilgili inanılmaz kararlar aldığımdan bahsediyorum, pess yani! Bu kadar olur! Ne bu şiddet, bu celal? Seni kızdıracak bir şey mi yaptım? Bana böyle bakma. Bu kadar kaş çatacak ne var?” diye isyan ediyor. “ Yok hayatım yok,yanlış anlama” desem de anlatamıyorum. En sonunda “Botoks” diyorum, “ Şey, botoks yaptırdım da hayatım.” Noyan önce şaşkınlıkla bakıp, sonra bir kahkaha fırtınası ile sandalyenin bacağını kırıyor. Başıma geleceği de biliyorum tabii. Bunu açıklarken Tanrı’nın çeneyi her ne kadar kadınlara verdiği düşünülse de erkekler bu konuda bana göre daha başarılı. En azından kendilerini haklı gördükleri bir konuda, en ufak bir açık verip “Haklısın kocacım” dedin mi, o konunun haklılığı üç gün falan tartışılıyor. Neyse, sabırla dilinin şişmesini bekliyorum. Oh, neyse yoruluyor, ama son sözü Selvinaz’ınkiyle aynı: “Sende hiiç akıl yok” “Oysa bu bir başlangıç” diyorum içimden. Aldırmıyorum ve hemen ertesi gün saçlarıma kaynak yaptırmaya gidiyorum…:)

2005

8 yorum:

  1. tebessümle okudu:)beni deanlatıyor bu yazı...

    YanıtlaSil
  2. :))) hepimizi anlatıyor hepimizii:)))

    YanıtlaSil
  3. “Oysa bu bir başlangıç” diyorum içimden. Aldırmıyorum ve hemen ertesi gün saçlarıma kaynak yaptırmaya gidiyorum…:)

    hohhhhhh, tepkilerim hep aynı biliyorum ama yapcak bişi yok, derin bi nefes almazsam duramıyorum. Bu son cümle üzerine, karşımdaki 3 masa, iş arkadaşlarım, nasıl bir ifadeyle başlarını ekrandan bana çevirdiler anlatamam. Dönün len önünüze, gülüyoruz ne var.

    YanıtlaSil
  4. :))) onlarada okutsana canım sende aaaaaa ders alsınlar birazz..paylaşşşşşımcı ol azzcık:))

    YanıtlaSil
  5. okuttum okuttum, sonra da düşündüm, ulan bunlar benim bloga ulaşırlar, s..tık . Hemen alt + f4 kapatıverdim, history leri de silin bakiim hımmm aferin. Gene kaldınız benim gibi sadık bir izleyiciye Meral Hanımcım, yorumlara devam, hem sizin için de bi nevi egzersiz oluyor dimi? aerobic (hönk!) gibi bişi bu

    YanıtlaSil
  6. :))) sadakat..hmm kulaağa hoş geliyor:)) tabi tabii aynıııı aerobikkkk gibi:SSS oda parmaklarla yapılan bir egzersizdi doğruu:))

    YanıtlaSil
  7. olsun zayıflatır fena mı , bi ömür boyu aerobic ,
    henm siz ne zaman yeni konu yazıcaksınız, ben hepsini bitirdim, hatta bazılarını 3 kere okudum :(

    YanıtlaSil
  8. valla sen bence daha çok tekrar edeceksin çünkü vben halaaaaaa yorum yazıyorum ama halaaa...arada iki köşe yazısı da yazdım yine geldimm:)

    YanıtlaSil