5 Mayıs 2009 Salı

HIDRELLEZ DİLEKLERİ...



İtiraf ediyorum: Şu an hayatta bulunduğum yeri, sahip olduğum tüm güzellikleri, makamı ve şöhreti iki kişiye borçluyum. Onların isimleri Hızır ve İlyas…

Sıkıntıya düşenlerin yardımına koşmalarıyla tanınan Hızır ve İlyas peygamberlerin 5 Mayıs’ı 6 Mayıs’a bağlayan gece “buluştuklarına” ve “dilekleri gerçekleştirdikleri”ne inanılır. Bu inanış, zaman içinde Hıdrellez denen şenliklere dönüşmüştür.

Hıdrellez günlerinde özenle hazırladığım ve gül ağacının dibine bir bozuk para eşliğinde bıraktığım şahane çizimler olmasaydı kim bilir şimdi nerede, ne yapıyor olurdum sevgili okurlar. Hepiniz baharın gelişini haber veren, pikniklerde ateş üzerinden atlanarak kutlanan ve eşiz bir şölene dönüşen Hıdırellez’i bilirsiniz. (Bilmiyorsanız yazıyı okumayı kesebilirsiniz çünkü sizin için bu saatten sonra yapabileceğim bir şey yok.)

Açıkçası bu şölen kısmıyla hiç mi hiç ilgilenmedim bu özel günün. Hatta hayatım boyunca böyle bir aktiviteye hiç katılmadım. Tabii ki ilgilendiğim, bir ayin niteliğinde olan, Hızır ve İlyas bey amcalarımın uğrayıp, gül ağacının dibine bıraktığımız dilekleri alıp götürdüğü ve dileklerimizin hepsinin gerçekleştiği kısım. Bakın bundan hurafeymiş gibi bahsetmiyorum hiç. Bizzat tarafımdan denenmiştir. Hatta bu konuda yalnızda değilim.

Ben ve klanım bu geceyi pek severiz. Kozmopolit şehir, başkent, köy, kasaba demeden bir bayram havasında el altından telefon edilir tanıdıklara. Cümleler kısa ve net:” Gece dilekleri gülün altına bırakmayı unutma.” O andan itibaren herkes işi gücü bırakır ve başlar isteklerini kağıda dökmeye. Öyle yazı karakteriyle filan değil. Resmedilir en özel dilekler. Hadi çizimi iyi olanlarımız için sorun yok. Resim yeteneği Cin Ali çizmekten öteye gitmeyen üyelere ne demeli? O yıl içinde koca ayaklı, büyük baş hayvanlarımızdan birinin yaladığı düşünülen saçlarla, 45 kilo ağırlığında yağız bir delikanlıyla aşık olduklarında buna bir anlam veremezler. Ya da çizmeye çalıştıkları X5 cinsi arabanın kendilerine dönüşü bir traktör şeklinde olursa suçu Hızır ve İlyas bey amcama atmasınlar lütfen.

Velhasıl bu yıl da geçen yıllardan farklı olmadı aslında. Ablam ve kuzenim aradılar. Ben hasta hasta yatarken onlar da arabada çizim yapıyorlarmış. Ama başlarına gelen benim başıma bile gelmez herhalde. (Bu konuda ne de olsa sabıkalıyım.) Bizimkiler belki unuturlar diye eşe dost için de çizim yapmış.

Eklenecek bir şey var mı diye düşünürken kuzenim karanlıkta çizim yapmaya çalıştığı kağıdın kredi kartının ekstresi olduğunu fark etmiş. Neyse, İlyas amca gelmese bile, gelen kişi ödemeyi de yapar herhalde diye gitmişler evin önüne. Ama daha bitmedi. Dileklerin bırakılacağı gül ağacın dibine varmışlar ama gül ağacının yerinde yeller esiyor. Orada öylece kalakalmış iki çılgın. Çizmek için uğraştıkları evlere, arabalara, universitelere, en çok özen gösterilen müstakbel sevgililere ya da tomar tomar paralara mı yansınlar, isteklerinin gerçekleşmeyeceklerini düşündükleri koskoca bir yıla mı?

Neyse, uzatmayalım. Ellerindeki milyon dolarlık dokümanları, bugünleri düşünerek bir gül ağacı dikmiş olan arkadaşlarına emanet edip huzur içinde uyumuşlar. Dilekleri olur mu, olmaz mı, bilinmez. Ama ben Hızır bey amcamın ilgili makama bildirdiği ve gerçeğe dönüşen dileklerim için şükrederek uykuya daldım. Umarım siz de o gece kendiniz için en iyisini dilemişsinizdir. Belli mi olur. Ya gerçekleşirse?

2005

3 yorum:

  1. Ben yapmıştım. çizdim hayalerimi kağıda gül ağacına dikmiştim.

    YanıtlaSil
  2. benim dileklerimde gerçek olurmu dersiniz?

    YanıtlaSil
  3. ayyyyy yemekteyiz programı yüzünden sinir sistemimmm bulandııııı..kızlarr valla ben denedimm olduuu:))) sizinkiler için de duacıyım:))
    aaaa bu programda herkesss birbiriniii yiyorrrr!!:SSSSSS şaka şaka ..şakaa:SSSS

    YanıtlaSil